Türk Düğünü Nasıl Olur?

Merhaba arkadaşlar, geçen gün bu yaz ilk kez bir düğüne gittim. Aslında gitmezdim ama Temmuz'da düğünüm olacağı için onlar da gelsin diye gitmek zorunda hissettim.

Gittiğimizde nikahları kıyılıyordu. "Durun bu nikah kıyılamaz" kötü esprisini ben de yaptım:)))

Nikah kıyıldı ve ilk dans... Niyeyse bir süre kimse piste çıkıp eşiyle dans etmez ve gelinle damat orda başbaşa bırakılır. Herkes bir gelini/damadı görsün, bir incelesin, yorumlarını ve malzemeleri varsa dedikodularını yapsın. Nitekim gittiğim düğünde gelinin ne kadar çirkin olduğu konuşuluyordu hep. Çünkü evlendiği kişi Doktor'du!

Eğer doktorla, mühendisle, mimarla, holding sahibiyle, fabrikatörle, banka müdürüyle evleniyorsanız herkes sizin bir afet olduğunuzu düşünür bunu bilin. Düğüne o beklentiyle gelir. Renkli gözler, minik burun, elmacık yanaklar, iri dudaklar, ufak kulaklar, 1.70 boy ve 60 kilo... herkes bunu görmek ister sizden. Eğer ki değilseniz vay halinize... Herkes sizin bu zengin şahısı cilve naz eşliğinde ayarttığınızı veya sizin de çok zengin aileden geldiğinizi sorgulamaya başlar.

Bir de şu var tabi ya oğlan fakir veya orta seviyede bir hayat yaşıyorsa... Bu durumda ne kadar güzel olursanız size o kadar yazık olmuştur. Herkes size acıyarak bakar, bundan sonraki hayatınızı külkedisi modunda yaşayacağınızı düşünür. Çirkin bulurlarsa sorun yok:)

Dans biter ve hazır çiftler pistteyken oyun havası çalar. Zaten insan bünyesinin en hızlı şekil değiştirdiği an bu andır. Erkeği/kadını olmayan insanlar da kendine oynamaya hevesli birini bulur ve piste zıplar... Pist her zamankinden daha kalabalıktır. Oynayan her birey tüm kameraların onu çektiğini ve tüm gözlerin onda olduğunu hissederek oynar. 

Genç ve çok şık abiye giymiş, saçını maşa veya topuz yaptırmış kızlar sürekli tuvalete gider. Çünkü tuvalete giden yolda erkekler sıralanmıştır. O kadar süslenmiş kızlar bir münasip kısmet bulamadan mı dönsünler eve:))

Oyun havası çok uzun sürer ve süre uzadıkça pistte hayatta kalabilen birey sayısı azalır. Eğer düğün boyunca hiç oturmamış ve sürekli oynamışsanız bütün bayanlar sizin bir fingirdek olduğunuzu düşünür. Hele bir de açık giyindiyseniz sıfatınızı yapıştırırlar size sormadan.

Çiftetelli, roman havası, darbuka ve halay çalar sırayla... Evet halaysız düğün olmaz! Hiç tanımadığın insanlarla bir anda kol kola olabildiğin tek yer halay pistidir. Herkesle omuz omuza ve tek yüreksindir. Halay başının görevi büyüktür; hem ekibinin kontrolünü sağlayacak hem müziğe göre ritmi ayarlayacak hem de varsa mendil sallayacaktır. Kameraman ortaya geçer ve hak geçmesin diye herkesi eşit derecede çekmeye çalışır. 

Başlar takı merasimi. Sırf bu an için bile tüm düğüne katlanan ve bu merasimden sonra hemen evine dönen misafirleriniz vardır. Zaten dedikoduyu yapan genelde bu kesimdir. Misafirseniz bu merasimin hemen bitmesini, damatsanız bu merasim hiç bitmesin istersiniz. Çünkü düğün yüzünden ödeyeceğiniz çok borcunuz vardır.

Takıdan sonra misafir sayısında oldukça azalma olur. Kurt dökememiş kızlar rahatça piste doğru yol alır. Düğünde alkol olsun/olmasın mutlaka birkaç ayyaş pistte kendini kaybeder. Fotoğraf çekinmeler başlar ve kimse geldiği gibi değildir. Saçlar dağılmış, makyajlar akmış, şaftlar kaymış ve terden saçlarınız alnınıza yapışmış halde resim çekinirsiniz ve bunları asla sanal alemde paylaşmazsınız, paylaşanı uyarır ve sildirirsiniz:))

Böylece bir düğün daha sona erer. Gelin ve damat evlerine bırakılır ve bizlerde sinsi sinsi konuşmalara dalarız:)))

Nice mutlu düğünlere...